António de Oliveira Salazar
| ölüm_yeri = Lizbon, Portekiz | doğum_adı = | partisi = Ulusal Birlik (Portekiz) | eşi = | çocukları = | ilişkiler = | yaşadığı_yer = | öğrenim = Coimbra Üniversitesi | meslek = | dini = Roma Katoliği | imza = Firma de António de Oliveira Salazar.svg }}António de Oliveira Salazar (28 Nisan 1889 – 27 Temmuz 1970), 1932'den 1968'e kadar Portekiz Başbakanı olarak görev yapan Portekizli diktatör, siyasetçi, akademisyen ve ekonomisttir. Ditadura Nacional (“Ulusal Diktatörlük”) döneminde iktidara geldikten sonra, rejimi Estado Novo (“Yeni Devlet”) adıyla korporatist bir yapıya dönüştürdü ve ülkenin diktatörü oldu. Kurduğu rejim 1974'e kadar sürdü ve modern Avrupa'nın en uzun ömürlü otoriter rejimlerinden biri haline geldi.
Coimbra Üniversitesi'nde siyasal ekonomi profesörü olan Salazar, 28 Mayıs 1926'daki askeri darbenin ardından Başkan Óscar Carmona'nın desteğiyle maliye bakanı olarak siyasete girdi. 1926'daki ordu, Birinci Cumhuriyet'in istikrarsızlığını ve başarısızlığını gerekçe göstererek kendini ulusun koruyucusu olarak görüyordu; ancak ülkenin sorunlarını nasıl çözeceğine dair net bir vizyona sahip değildi. Geniş yetkilerle göreve gelen Salazar, bir yıl içinde bütçeyi dengeledi, para birimini istikrara kavuşturdu ve bütçe fazlası vermeye başladı. Avrupa'da o dönemde otoriter liderler militarizme yaslanıp askerî unvanlar ve üniformalar kullanırken, Salazar ise Silahlı Kuvvetleri siyasetten uzak tuttu. Onun amacı halkı seferber etmek değil, toplumu siyasetten uzaklaştırarak istikrar sağlamaktı. Salazar'ın yönetimi, komünizm, sosyalizm, sendikalizm ve liberalizme karşıt bir çizgide şekillendi; muhafazakâr, korporatist ve milliyetçi bir yapıya sahipti. 1960'lara kadar sınırlı da olsa kapitalist unsurlar içeriyordu. Nazizm ve faşizmi, “yasal, dini ya da ahlaki sınırları tanımayan pagan Sezarizm” olarak tanımlayarak bu ideolojilerden açıkça uzak durdu. Popülist söylemlerden kaçınan Salazar, siyasi partilere de mesafeli yaklaştı. 1930'da kurduğu Ulusal Birlik'i bir parti değil, partilerin karşıtı bir yapı olarak tanımladı. Katolikliği desteklemekle birlikte, Kilise'nin rolünün sosyal alanda sınırlı olması gerektiğini savundu. 1940'ta Vatikan'la imzaladığı Konkordato ile Kilise'yi siyasetten uzak tuttu. Rejimin “Tanrı, vatan ve aile” sloganına rağmen, Katoliklik hiçbir zaman resmî devlet dini olmadı. Salazar'ın toprak politikası ise çok kıtalılık ilkesine dayanıyordu. Portekiz İmparatorluğu'nu, Avrupa, Afrika ve Asya'ya yayılmış birleşik bir devlet olarak görüyordu.
Salazar, İspanya İç Savaşı'nda Francisco Franco'yu destekledi. İkinci Dünya Savaşı sırasında Portekiz'in tarafsız kalmasını sağladı, ancak Müttefiklere çeşitli şekillerde yardım etmeye devam etti. Otoriter yapıya sahip olmasına rağmen Portekiz, Salazar yönetiminde birçok uluslararası kuruluşa katıldı. 1949 yılında NATO'nun 12 kurucu üyesinden biri oldu ve 1950'de Avrupa Ödemeler Birliği'ne, 1960'ta Avrupa Serbest Ticaret Birliği'ne (EFTA), 1961'de ise Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ne (OECD) katıldı. Aynı yıl Portekiz, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması'na (GATT) taraf oldu ve Afrika'daki sömürgelerinde başlayan silahlı direnişlerle birlikte Sömürge Savaşı sürecine girdi. İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesi ile 1973 arasındaki dönem, Portekiz'in 20. yüzyıldaki en güçlü ekonomik büyüme sürecini oluşturdu. Bu yıllarda büyüme oranları tarihsel olarak eşi görülmemiş düzeylere ulaştı ve bu eğilim uzun süre devam etti. Yüzyılı aşkın bir ekonomik durgunluk ve gelişmiş küresel ekonomilerden geri kalma sürecinin ardından, özellikle 1960'lı yıllarda Portekiz ekonomisi istikrarlı bir yakınsama sürecine girdi. Bu çerçevede, ülkenin Avrupa Birliği ortalamasına göre kişi başına düşen gayrisafi yurt içi hasılası (GSYH) 1973 yılında %66 seviyesine ulaştı; ancak 2022 itibarıyla bu oran %65’in altına geriledi.
Estado Novo döneminde geniş siyasi yetkiler elde eden Salazar, muhalefeti bastırmak amacıyla sansür uygulamalarına başvurdu ve PIDE adlı gizli polis teşkilatını devreye soktu. 1958 başkanlık seçimlerinde rejime açık biçimde meydan okuyan muhalefet liderlerinden General Humberto Delgado, önce sürgüne gönderildi; daha sonra Beja İsyanı gibi rejimi devirmeye yönelik çeşitli şiddet girişimlerine karıştı. Bu süreç, 1961'de Santa Maria yolcu gemisinin kaçırılması olayına ve nihayetinde Delgado'nun 1965'te PIDE tarafından öldürülmesine kadar uzandı. Salazar'ın 1968 yılında komaya girmesinin ardından Cumhurbaşkanı Américo Tomás, onu başbakanlık görevinden azletti. Estado Novo rejimi, Salazar'ın ölümünden dört yıl sonra, 1974 yılında gerçekleşen Karanfil Devrimi ile sona erdi. Son yıllarda Portekizli tarihçiler, 48 yıl süren diktatörlük dönemini ele almak için yeni kaynaklar ve yöntemler kullanmaktadır. Yukarıdaki bilgiler Wikipedia'dan alınmıştır
-
1
-
2
-
3
-
4
-
5
-
6
-
7
-
8
-
9
-
10
-
11
-
12
-
13
-
14
-
15
-
16
-
17
-
18
-
19
-
20